18.04.2019

KONFERANS: "MUHAMMED İKBÂL"

Dini Yüksek İhtisas Merkezi Müdürlüğümüzde ihtisas eğitiminin etkinlik ve verimliliğini artırmak amacıyla Bilgi ve Tecrübe Paylaşım Programı kapsamında eğitim dönemi boyunca her ay bir düşünürün hayatı, ilmi kişiliği, eserleri ve İslam düşünce tarihine katkılarıyla ilgili konferans düzenlenmektedir.  Bu ay Dini Yüksek İhtisas Merkezimiz Eğitim Görevlilerinden Dr. Ahmet TEMİZKAN ”, 1877 Pencap eyaletinin Keşmir sınırı yakınındaki Siyâlkût şehrinde dünyaya gelen ve Lahor'da 1938 yılında hayata veda eden son dönem İslâm düşünürleri arasında hakkında en çok inceleme, araştırma ve yayın yapılan şahsiyetlerin başında gelen Muhammed İkbal ile ilgili “MUHAMMED İKBÂL; HAYATI, ESERLERİ VE DÜŞÜNCELERİ” konulu bir konferans verdi. Dr. Temizkan, konuşmasının başında İkbal'in asrın filozofu, istikbal ve istiklal şairi, İslam şairi, doğu-batı felsefesinin çağdaş en büyük mümessili, hayata/İslam'a dönüş felsefesinin en büyük savunucusu olduğunu belirtti.

Dr. Ahmet TEMİZKAN, konuşmasının devamında Muhammed İKBAL’ in hayatı, eğitim süreci, edebi yönü, geleneksel, ulusal ve islam şairliği dönemleri, fikri değişimi, tasavvuf, ictihad, akıl, âlem, zaman ve mekân anlayışı, din, ulûhiyet, insan ve toplum görüşü, aşk, kader, kadın, feminizm, siyaset, eğitim, sanat, batı medeniyeti, İslam medeniyeti ve Müslümanların içinde bulundukları durum, Türkiye ve Türkler hakkındaki görüşlerine değindi. Dr. Temizkan konuşmasının ilerleyen bölümlerinde ikbal'in şu tespitlerine yer verdi:

-  "Özgür bir araştırma faaliyeti olan felsefe her türlü otoriteye şüpheyle bakar; fonksiyonu ise insan düşüncesinin eleştiri süzgecinden geçirmeden kabul ettiği hükümlerin, faraziyelerin temeline inerek onların oluşmasını sağlayan sebepleri ortaya çıkarmaktadır. Din de felsefenin araştırma alanına girmekle birlikte felsefe din hakkında hüküm verirken onun merkezî yerini kabullenmek ve düşünceye dayalı terkip sürecindeki fonksiyonunu görmek zorundadır. Felsefe hakikate uzaktan bakar ; Din ise gerçeği âdeta içimizde eritecek hale getirme gücü kazandırır. Son tahlilde felsefe bir teori, din ise bir hayattır."

- "Din hem duygu hem doktrin hem de faaliyettir. Mu‘tezile ve felâsife sadece doktrini, sûfîler duyguyu, fukaha ise eylemi önemsemekle hata etmişlerdir."

-" insan, bütün yaratılmışlar arasında hâlikın yaratıcı hayatına şuurlu bir şekilde iştirak etmeye muktedir olan yegâne varlıktır. Âlem insanın varlık sahnesine çıkmasıyla akıl, aşk ve hür iradeye sahip değerli bir varlığa kavuşmuştur. Fakat insanın bu mertebeye erişebilmesi için benliği güçlendirici bir hayat programı izlemesi gerekir. Ruhanî yücelişin üç önemli basamağı vardır. Bunlar ilâhî kanuna tam itaat ve teslimiyet, nefsin disiplin altına alınması ve hilâfet (niyâbet-i ilâhiyye) şeklinde sıralanır. Benliği güçlendiren ana umdeler ise aşk, fakr, cesaret, hoşgörü ve helâl kazanç gibi hususlardır."

- "Cennet ve cehennem birer mahal değil “hal”dir. Cehennem insanın ortaya koyduğu başarısızlığın acı bir idraki, cennet ise benliği yıkan ve dağıtan güçler karşısında kazanılan zaferin getirdiği mutluluktur. İslâm’da ebedî lânet diye bir şey yoktur."

-"taklitçi bir anlayış içinde Batı’ya yönelmek kendinden uzaklaşmaktır. Batı’nın kuvveti eğlencede değil ilim ve fendedir. İlim ve fen için Avrupalılaşma’ya değil kafaya ihtiyaç vardır."

Dr. Temizkan konuşmasının sonlarına doğru dili Urduca, Farsça ve İngilizce olan İkbal'in manzum ve mensur eserlerini tanıttı. İkbal'in on biri şiir/manzum, dördü ise nesir olmak üzere toplam on beş eserinin olduğunu ve bu eserler içinde "Cavidname" ve "Benliğin sırları" ikbal'in en değerli eserleri olduğunu belirtti. Konuşmacı İkbal'in bütün ömrünü ve enerjisini bu ümmetin dirilişi ve dinin ihyası için verdiğini ve bu ümmet için Allah'ın bir lütfu olduğunu söyleyerek sözlerini sonlandırdı.